Güvence hesabı, trafik kazaları sonucu meydana gelen bedensel zararların zorunlu sigortaların ikame edilmemesi yahut sigortalının tespit edilememesi halinde tazminin sağlanması için oluşturulmuş bir teminat fonudur. Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde oluşturulmuş olup, zorunlu sigortalara ilişkin ortaya çıkan koşullar sağlandığı takdirde teminat miktarlarına kadar karşılama yapılabilmektedir.
Kanuni çerçevesini 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ndan alan güvence hesabına hangi hallerde başvurulacağı aynı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Bu haller,
“a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için“ şeklinde kanunilik ilkesi gereğince sınırlı sayıda belirtilmiştir.
Güvence hesabına başvurmak isteyen ilgililerin, yaralanma halinde başvuru dilekçesi, hastane raporu, kaza tespit tutanağı örneği, maluliyet oranı raporu varsa yargı kararı ve kaza ile ilintili diğer dokümanlarla başvuru yapması teminat fonundan yararlanmak için yeterli olacaktır. Vefat halinde ise yargı kararı, ölüm raporu, kaza belgesi, ölen kişinin mesleki ve gelir durumuna ilişkin belge, aile nüfus kaydı, veraset ilamı ile yakınları tarafından başvuru yapılabilmektedir.[1] Güvence hesabının teminat limiti kusur oranı ile belirlenmekte olup, kusur oranı arttıkça mağdura ödenen tazminat bedeli de bu oranda yükselmektedir. Tutar ise olay ile ilgili zorunlu sigortanın üst limitini aşmaması şartıyla belirlenmektedir.
Güvence hesabı ile ilgili uyuşmazlıkların çözüm mercii öncelikle Sigorta Tahkim Komisyonu’dur. Zira sigorta tahkim alternatif çözüm yollarından biri olduğu gibi, adli yargı yerine, Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde kurulmuş olan Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat edilmesi halinde komisyon tarafından belirlenecek hakemler aracılığıyla sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında, sigorta sözleşmesinden veya güvence hesabından faydalanacak kişiler ile güvence hesabı arasında çıkan uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulmaktadır. Bu sistem ile sigorta konusundaki uyuşmazlıkların uzman kişiler tarafından az maliyetle, hızlı ve adil şekilde çözüme kavuşturularak sigortacılık sektörüne olan güvenin artırılması amaçlanmıştır”.
Güvence hesabına başvurulmaksızın yargı yoluna başvurmanın usule aykırı olacağı hususu ise Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı 11.12.2018 tarihli kararında “2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır……Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için Güvence Hesabı’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı Güvence Hesabı’na yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ……….” şeklinde hüküm altına alınmışsa da karşı oy yazısında “Değişiklik öncesinde zarar gören kişilerin sigorta şirketine başvurmak veya doğrudan mahkemeye tazminat davası açmak konusunda seçimlik hakkı söz konusu iken 97.maddeye getirilen emredici nitelikteki düzenleme ile artık dava açılmadan önce sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. HMK’nın dava şartları konusundaki 114/2.maddesine göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenleme gereğince zorunlu mali mesuliyet sigortasına yazılı başvuru yapılması bir dava şartı olarak kabul edilmeli ve HMK 115/2. Maddesi gereğince de dava şartı noksanlığı halinde davanın usulden reddine karar verilmelidir.” denilmiştir.
Kanaatimizce dava şartı noksanlığı her ne kadar 6100 sayılı HMK’da “Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir.” şeklinde düzenlenmişse de güvence hesabına başvuru sonucu alınacak yanıtın adli yargıda dava ikame edip edilmeyeceği hususunu belirleyen bir etken olması nedeniyle karşı oy yazısı itibarı ile güvence hesabına başvurulmaksızın ikame edilen davaların dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, bedensel zarar ile sonuçlanan trafik kazalarında zararın tazmini için -kanunda yazılı şartların gerçekleşmesi halinde- güvence hesabına başvurulabilecek, nakdi tazminat bu teminat fonundan sağlanabilecektir. 04.01.2021
[1] https://www.guvencehesabi.org.tr (Erişim tarihi 04.01.2021)